Pegem Yaratıcılık Nörofizyolojik, Felsefi ve Eğitsel Temeller Günseli Orhon Pegem Akademi Yayıncılık
1500'lü yıllardan beri Avrupa'nın gündemini kaplayan eğitim sorunu, ülkemizde hala bilimsel olarak düşünülmemektedir. Gelişmiş ülkelerde eğitim bir kimlik bulma süreci ya da bireysel yetenekleri keşfedip, bunları kullanabilme cesareti kazanma dönemi olarak algılanmaktadır. Ancak ülkemizde, çocuklarımızı ve gençlerimizi elekten geçirmek dışında, onlara hiçbir nitelik kazandırmayan bir sistemle karşı karşıyayız. Bu durum kendi genç neslimizi geri dönülemez bir karamsarlığın ve depresyonun içine attığı gibi toplumsal olarak da hedeflerimizi evrensel düzeye çıkarmamıza engel olmaktadır. üst düzeyde mantıksal akıl yürütme, etrafında olup bitenden haberdar olma ve gerektiğinde gelecek için önlem, alabilme, basmakalıp görüşlerden farklı düşünebilme, yaratıcı fikirler üretebilme ve toplumsal değişimleri başlatma gibi yetenekler, doğru eğitim sayesinde geliştirilir.
Bilimde, teknolojide, sanatta ve sporda önde gelen ülkelerde, eğitim sistemlerinin öğrencinin beyin gelişimine uygun olarak tasarlandığını görürüz. Gelişmiş toplumlarda eğitim, gençlerin ve çocukların korktukları, isteksizce ve sırf ceza almamak için devam ettikleri bir sistem değildir. Yaşamları boyunca sınavlara tabi tutuldukları bir girdap da değildir. Gelişmiş ülkelerde eğitim, genç nesilleri en sağlıklı, en mutlu ve üretken kılmanın yollarının arandığı bir bilim alanıdır. Keza, gelişmiş toplumların insanlarının sahip olduğu sosyal adalet, refah düzeyi, patent sayıları, sanatsal ve bilimsel ürünler, farklı spor alanlarındaki başarılar gibi pek çok özellik onlara durup dururken bahsedilmemiştir. Bu toplumla, insanın kendi gelişimini gözlemleyerek, bu gelişime yardımcı olacak faktörleri ortaya çıkarıp kullanmasını sağlayan ortak akıl geliştirmeyi başarmışlardır. O yüzden bu toplumların çocukları sabah henüz hava karanlıkken okula gitmek yerine, beyinlerinin tam olarak uyandığı saatlerde okula giderler; aldıkları sınav puanıyla değil, kişilik özellikleriyle değerlendirilirler; öğretmenlere, derslere ve okula karşı korku ve öfke değil, merak, heves ve sevgi beslerler. Hafta sonlarını dershane ya da deneme sınavlarıyla değil, ilgi duydukları ve mutlu oldukları hobilerle, oyunlarla geçirirler. Bunların bizim ülkemizde de yaşanması mümkün olamaz mı?
Bu kitap, yaratıcılığın ne olduğunu, nasıl bir tarihsel altyapı izlediğini anlatmakla sınırlı kalmayıp, insan beyninin özelliklerine göre nasıl bir eğitim sistemi oluşturulması gerektiği konusunda da bilgiler içermektedir. Kitabın içeriğinde bilimsel ve sanatsal yaratıcılığa dair dünyada ve ülkemizde çeşitli kıyaslamalar ve kendi eğitim sistemimize bir öz eleştiri yer almaktadır. Bu kitap, yaratıcılığın nörofizyolojik, felsefi ve eğitsel temelleri hakkında tüm eğitimciler, ebeveynler ve yaratıcılık konusunda çalışma yapanlar için bir giriş kitabı niteliği taşımaktadır.