İmaj İnsan Haklarının Omfalosu: Avrupa - Abdurrahman Saygılı İmaj Yayınları
0.0
P - 0 Yorum
(Yorum yap, İndeks Puan kazan)
%10 İndirimli
30,00 TL
27,00 TL
9,00 TL'den başlayan taksitlerle!
Kategoriler
Yazar | Editör
Abdurrahman Saygılı
Sayfa Sayısı
32
Ebat (cm)
14x20
İmaj İnsan Haklarının Omfalosu: Avrupa - Abdurrahman Saygılı İmaj Yayınları
İnsan hakları üzerine yazılanlara şöyle bir bakıldığında, evrenselliğine bir vurgu yapıldığı dikkatten kaçmaz. Bu da, onun evrenselleşme iddiasıyla ortaya çıkmış olduğunu göstermek için oldukça işe yarar. Bu bağlamda, insan haklarının, özellikle ikinci dünya savaşından sonra, bir araya gelen devletlerin, yeni bir evrensel hukuk oluşturmaktaki çabalarının bir sonucu olduğu söylenebilir. İnsanlığı kasıp kavuran savaş, yıkıma ve felaketlere öyle bir gark eder ki dünyayı; galip devletler dahi silkinip kendine gelmek isterler. Bu sebeple, Cemiyet-i Ahkâmdan Birleşmiş Milletlere doğru yeni bir düzenin temelleri atılır. Bu gelişimi tam olarak anlayabilmek için Birleşmiş Milletler sisteminden öncesine, açıkça söylenirse; insan haklarının bu hukuksallaşma serüveninin öncesine gitmek, insan haklarının tarihsel geçmişini bilmek, elzemdir. Hukuksallaşmanın önemi asla yadsınamasa da, tarihsel öykü, bizlere, daha doğru bir görüntü sağlayacağından, şimdilik hukuksallaşmanın öyküsü ötelenebilir.
Bu küçücük broşürde, söz konusu öyküyü çok kısa dillendireceğim. Bunu da evrenselliği başka bir coğrafyada arayarak yapacağım. Paradoksal gelebilir ama evrensellik dünyanın en küçük kıtasında ortaya çıkar: Avrupa’da. Dünya savaşlarından çok önceki bir zamana kadar geri gider. Bundan dolayıdır ki, Avrupa’yı dünyanın omfalosu olarak görenlerden ödünç alarak - o kadar haklıdırlar ki- insan haklarının omfalosu olarak da Avrupa’yı göreceğim. Zira insan haklarının yaslandığı değerler, Avrupalıdır. Şüphesiz bu tespit, beni oryantalist bakış açısının tuzağına düşürmez. Elbette kültürel rölativizm sayesinde, insan hakları Avrupalı kimliğinden sıyrılır çoğu kez; ama her zaman değil. Dinamik bir niteliği olduğu için aksi düşünülemez. Fakat bu söylem, onun köklerini görmezden gelmeye ya da hala bu kimliğin baskın olduğunu gözden kaçırmaya neden olmamak şartıyla geçerlidir. Bu noktanın altını çizmek istedim.
Dediğim gibi, elinizde tuttuğunuz küçük bir broşür. Kısacık. Bu yüzden, konu üzerinde okuma yapmak isteyenlere ek okumalar listesi öneriyor. Ayrıca konuyla ilgili bir iki romana ve sinema filmine, mütevazı da olsa, dikkat çekiyor. Ancak unutulmamalıdır ki, burada yazılanlar kadar ek okuma önerileri de tahdididir. Bir kez daha söyleyeyim: bu, sadece kısacık bir broşür çünkü. Ana yemekle karıştırmamak lazım. Tam da İtalyanların dediği şeye tekabül eder: antipasti. Yemekten önce atıştırmalıktır. Dolayısıyla, ana yemek değil, bu yüzden karnınızı doyurmaz. Hatta aşçı, yani bendeniz, sadece antipastiler yapabilen birisiyim. Ana yemek yapma işi, size düşer o yüzden. Hiç beceremediğiniz bir şeyse yemek yapmak; başka bir aşçı bulmanız lüzum eder. Ek okumalar, kısıtlı da olsa, size iyi aşçıları gösterir; en azından bunu garantisini verebilirim. Üslubumdan da anlaşılacağı üzere, akademik olma kaygım hiç yok! Aslında amacım okumaya dirençli talebe milletinin ve meraklı okuyucunun biraz olsun ilgisini çekmek.
Bu küçücük broşürde, söz konusu öyküyü çok kısa dillendireceğim. Bunu da evrenselliği başka bir coğrafyada arayarak yapacağım. Paradoksal gelebilir ama evrensellik dünyanın en küçük kıtasında ortaya çıkar: Avrupa’da. Dünya savaşlarından çok önceki bir zamana kadar geri gider. Bundan dolayıdır ki, Avrupa’yı dünyanın omfalosu olarak görenlerden ödünç alarak - o kadar haklıdırlar ki- insan haklarının omfalosu olarak da Avrupa’yı göreceğim. Zira insan haklarının yaslandığı değerler, Avrupalıdır. Şüphesiz bu tespit, beni oryantalist bakış açısının tuzağına düşürmez. Elbette kültürel rölativizm sayesinde, insan hakları Avrupalı kimliğinden sıyrılır çoğu kez; ama her zaman değil. Dinamik bir niteliği olduğu için aksi düşünülemez. Fakat bu söylem, onun köklerini görmezden gelmeye ya da hala bu kimliğin baskın olduğunu gözden kaçırmaya neden olmamak şartıyla geçerlidir. Bu noktanın altını çizmek istedim.
Dediğim gibi, elinizde tuttuğunuz küçük bir broşür. Kısacık. Bu yüzden, konu üzerinde okuma yapmak isteyenlere ek okumalar listesi öneriyor. Ayrıca konuyla ilgili bir iki romana ve sinema filmine, mütevazı da olsa, dikkat çekiyor. Ancak unutulmamalıdır ki, burada yazılanlar kadar ek okuma önerileri de tahdididir. Bir kez daha söyleyeyim: bu, sadece kısacık bir broşür çünkü. Ana yemekle karıştırmamak lazım. Tam da İtalyanların dediği şeye tekabül eder: antipasti. Yemekten önce atıştırmalıktır. Dolayısıyla, ana yemek değil, bu yüzden karnınızı doyurmaz. Hatta aşçı, yani bendeniz, sadece antipastiler yapabilen birisiyim. Ana yemek yapma işi, size düşer o yüzden. Hiç beceremediğiniz bir şeyse yemek yapmak; başka bir aşçı bulmanız lüzum eder. Ek okumalar, kısıtlı da olsa, size iyi aşçıları gösterir; en azından bunu garantisini verebilirim. Üslubumdan da anlaşılacağı üzere, akademik olma kaygım hiç yok! Aslında amacım okumaya dirençli talebe milletinin ve meraklı okuyucunun biraz olsun ilgisini çekmek.
Ürün hakkında henüz soru sorulmamış.
Ürün Değerlendirme ve Yorumları
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın, her yorumunuzda İndeks Puan kazanın!