Adalet Velayet Vesayet Soybağı Evlat Edinme Hukuku Diğer Eşin Rıza ve Onamına Bağlı İşlemler - Ali İhsan Özuğur Adalet Yayınevi
0.0
P - 0 Yorum
(Yorum yap, İndeks Puan kazan)
140,00 TL
46,67 TL'den başlayan taksitlerle!
Adalet Velayet Vesayet Soybağı Evlat Edinme Hukuku Diğer Eşin Rıza ve Onamına Bağlı İşlemler - Ali İhsan Özuğur Adalet Yayınevi
Hak ve Fiil Ehliyeti Kişi Hukuku Diğer Eşin Rızasına Bağlı Hukuksal İşlemler Velayet, Velayet Hakkının Doğumu, Kapsamı, Değiştirilmesi, Kaldırılması Evlilik Dışı Çocukların Velayeti Velayetin Sona Ermesi Vesayet, Vesayeti Gerektiren Haller, Vesayet İşlerinde Görev ve Yetki Vasi Atanması, Vasiliğe Engel Haller, Vasi Tayini Usulü Vesayetin Sona Ermesi, Vasinin Hesap Vermesi, Vasi, Kayyım Yasal Danışman veDevletin Sorumluluğu Kayyım, Kayyım Tayinini Gerektiren Haller, Kayyımlığın Sona Ermesi Yasal Danışmanlık, Yasal Danışman Atanmasını Gerektiren Haller, Hükümleri Vesayet Daireleri, Vesayet Dairelerinin Müdahale Hakları, Sorumluluğu Soybağı, Soybağının Kurulması, Soybağının Reddi, Tanıma, Babalık Tanımanın İptali, Soybağının Düzeltilmesine İtiraz Davaları, Soybağının Hükümleri Evlatlık, Evlat Edinme Koşulları, Evlat Edinmede Şekil, Evlatlık İlişkisinin Sona Ermesi Konu İle İlgili Yasa ve Yönetmelikler Konu İle İlgili Milletlerarası Sözleşmeler. Medeni Hukuk, kişi hukukunu, onun aile ve toplumla olan ilişkilerini düzenleyen Temel Hukuk kurallarından oluşmaktadır. Bu düzenlemede, kitabımızın inceleme konusu, kişiler hukuku ve kişilik, hısımlık, soybağı, soybağının kurulması, evlat edinme, soybağının hükümleri, velayet, vesayet, kayyımlık, yasal danışmanlık konuları önemli bir yer tutmakta, konular kamu düzeni ve Türk toplumunu yakından ilgilendirmektedir. Türk toplumumun çağdaş uygarlık gereklerine uyumunu sağlamak için Medeni Kanunda değişiklik yapılmış, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 4722 sayılı Türk Medeni Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilerek 1. 1. 2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yine Türk Medeni Kanunun da 5378 ve 5399 sayılı Kanunlarla, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun ve nihayet 29. 4. 2006 tarihinde yürürlüğe giren 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ile kısmi değişiklikler yapılmıştır. Kanunda yapılan değişikliklerin önemli ve oldukça büyük bir kısmı kitabımızı da ilgilendiren konularda yapılmış, kadın erkek eşitliği ilkesi pekiştirilmiş, şekil ve ifadeye ve esasa ilişkin yenilikler, yeni hükümler getirilmiştir. Bu yeniliklerden konumuzla ilgili olan hak ve fiil ehliyetleri, erginlik, ergin kılınma, ayırtım gücü, fiil ehliyetsizliği, ayırtım gücünün bulunmaması, ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, bunların hukuki işlemleri, velayet hakkı, velayet hakkının doğuşu, kullanımı, kapsamı, hakimin müdahalesi, velayet hakkının değiştirilmesi, kaldırılması, evlilik dışı çocukların velayet hakkı, velayet haklarının sona ermesi, soybağı, soybağının kurulması, evlat edinme, koşulları, hükümleri, evlatlık ilişkisinin kaldırılması, soybağının reddi, soybağına itiraz, Vesayet Hukuku, vesayeti gerektiren haller, Vesayet organları, vesayet daireleri, vesayet işlerinde yetki, vasi atanması, vasinin görev ve sorumlulukları, kayyımlık, Yasal danışmanlık bunların konusu, mahiyeti, atanmaları, görev ve sorumlulukları, Vesayet dairelerinin müdahale hakları, vesayetin ve vasilik görevlerinin, kayyımlık ve yasal danışmanlık görevlerinin sona ermesi kuramları düzenlemelerin içerik ve hukuki sonuçları ayrı ayrı incelenmiş ve yeni Türk Medeni Kanununun konularla ilgili ilk yorum ve açıklamaları yapılmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda; Hısımlık ilişkisi, konu ile ilgili yenilikler, sahih nesep, sahih olmayan nesep ayrımına son verilmesi, nesep terimi yerine soybağı teriminin kullanılması, soybağının kurulması ve bu bölümle ilgili, genel hükümler, kocanın babalığı, tanıma ve babalık hükmü, evlat edinme, soybağının hükümleri, Velayet ve Çocuk malları düzenlemeleri soybağının kurulmasına kaynaklık eden hukuki olaylar, evlilik, tanıma ve babalık hükmü, yapay soybağının kurulmasını gerçekleştiren evlat edinme kurumları bunlarla ilgili düzenlemelerden soybağı kurulan çocuğa, soybağının reddi davası açmak hakkının tanınması, soybağının reddi ile ilgili davalarda dava açma süresinin bir aydan bir yıla çıkarılması, karinelerin çakışması ile ilgili TMK nın 290 ıncı maddesindeki yeni hükme göre; çocuk evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün geçmeden önce doğmuş ve ana da bu arada, yani çocuk doğmadan önce yeniden evlenmiş olursa, ikinci evlilikteki koca baba sayılacaktır. Ancak bu karine adi bir karine mahiyetindedir, yani aksi ispatlanarak çürütülebilir. Bu durumda ise, sona eren birinci evlilikteki koca baba sayılacaktır. Yine, soybağının reddinde dava hakkı tanınan çocuk ergin değilse, çocuğa atanacak kayyımın, kayyım atama kararının kendisine tebliğinden başlayarak bir yıl içinde dava açabileceği hükmü, evlilik dışında doğan çocuğun, sonradan ana, babasının birbiriyle evlenmesi halinde, kendiliğinden evlilik içinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere tabi olması, tanınmanın resmi, senet veya vasiyetname ile yapılması yanında, nüfus memuruna veya Aile Mahkemesi hakimine yazılı başvuruda bulunmak suretiyle de yapılmasına imkan sağlanması, evlat edinme ile ilgili köklü değişiklikler; Küçüklerin, yani henüz ergin olmamış bulunan kişilerin evlat edinilmesi, onların evlat edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış ev eğitilmiş olmaları koşuluna bağlanması -TMK md. 305- evli olmayanların bir kişiyi birlikte evlat edinememeleri, ancak eşlerin birlikte evlat edinebilecekleri -TMK md. 306-. Eşlerden biri en az iki yıldan beri evli olmaları veya otuz yaşını doldurmuş bulunması koşuluyla diğer eşin önceki evliliğinden olan çocuğunu evlat edinebilmesi imkanı, eşlerin bir kimseyi birlikte evlat edinebilmeleri için, en az beş yıldan beri evli olmaları veya otuz yaşını doldurmuş bulunmalarının gerekmesi böylece evlat edinme için evlat edinen yönünden otuz beş yaşın, otuz yaşa indirilmesi, bunun istisnası olarak iki yıldan beri evli olmakla birlikte, otuz yaşını doldurmamış bulunan eşin diğer eşin çocuğunu evlat edinebilecekleri gibi, henüz otuz yaşını doldurmamış olmakla beraber en az beş yıldır evli olan eşlere de evlat edinme hakkının tanınması, evli olmayan bir kimse yönünden tek başına evlat edinme için otuz yaşın doldurulmuş olması koşulu, otuz yaşını dolduran eşin, diğer eşin ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksunluğunu veya iki yılı aşkın süreden beri nerede olduğunun bilinmemesi ya da iki yıldan beri mahkeme kararıyla eşinden ayrı yaşamakta olması yüzünden birlikte evlat edinmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi halinde, tek başına evlat edinebileceğine ilişkin -eşlerin ancak birlikte evlat edinebilecekleri kuralına- getirilen istisna -TMK md. 307-, Kanunla yeni getirilen küçüklerin evlat edinilmek amacıyla bu işlerle görevli bir kuruma yerleştirilmesi ve ana babadan birinin rızasının bulunmaması halinde, kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, evlat edinen veya evlat edinmeye aracılık yapan kurumun istemi üzerine, hakimin bu rızanın aranıp aranmamasına karar verebilmesi, yine ana ve babadan birinin küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yetirince yerine getirmemesi sebebiyle rızasının aranmaması kararının kendisine yazılı olarak bildirilebileceği -TMK md. 312-. Küçüklerin evlat edinilmesinde önceki kanundan ayrılarak evlat edinenin -nesebi sahih füruunun bulunmaması- şartının benimsenmemesi, böylece alt soyu bulunsa dahi bir kimsenin bir veya birden fazla küçüğü evlat edinilebilmesine olanak sağlanması, erginlerin ve kısıtlıların evlat edinilmelerinde, evlat edinenin alt soyu varsa bu kişiyi alt soylarının açık muvafakatları bulunmadan evlat edinememeleri yanında, bedensel veya zihinsel özrü sebebiyle sürekli olarak yardıma muhtaç ve evlat edinen, tarafından en az beş yıldan beri bakılıp, gözetilmekte ise, evlat edinen tarafından küçükken en az beş yıl süreyle bakılıp gözetilmiş ve eğitilmiş ise, diğer haklı sebepler mevcut ve evlat edinilen, en az beş yıldan beri evlat edinen ile aile halinde birlikte yaşama koşulu, -TMK md. 313-. Evlat edinme kararının, evlat edinenin oturma yeri; birlikte evlat edinmede eşlerden birinin oturma yeri Aile Mahkemesince veya Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesince, Aile Mahkemesi sıfatıyla verileceği, evlat edinmeye ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilebileceği bu aşamada evlat edinenin alt soyu varsa onların evlat edinmeyle ilgili tavır ve düşüncelerinin de değerlendirilmesi gereceği -TMK md. 315, 316-. Yine önceki kanunda olmayan evlatlık işlemlerinde aracılık kurumu kurulması ve aracılık işlemlerinin sadece, Devletin kendi yetkili kurumları tarafından yapılması, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişilerinin aracılık yapmaması -TMK md. 320-. Küçüklerin evlat edinilmelerinde, ayırtım gücü taşıyan küçüğün rızası ve ana, babasının rızalarının da alınmasının gerekmesi, rızanın, küçüğün veya ana ve babasının oturdukları yer Mahkemesinde sözlü veya yazılı olarak tutanağa geçirilmesi -TMK md. 309-. Ancak rızanın küçüğün doğumunun üzerinden altı hafta geçmeden önce verilemeyeceği, ana ve babaya verdikleri rızayı, rızanın tutanağa geçirilme tarihinden başlayarak altı hafta içinde bir defa geri almaları imkanı, ancak geri almadan sonra yeniden verilen rızanın kesin olacağı -TMK md. 310- ile ilgili yenilikler, evlatlık bağının kaldırılmasına ilişkin önceki kanunun hükümlerinin kaldırılması, bu konuda da yeni hükümler getirilmesi -TMK md. 317, 318, 319-. Dava hakkının evlatlık ilişkisinin kaldırılması sebebinin öğrenilmesinden başlayarak bir yıl ve her halde evlat edinme işleminin üzerinden beş yıl geçmekle düşeceği gibi; Soybağının hükümleri ve ilgili yenilikler: Buna göre çocuk ana ve baba evliyse ailenin soyadını taşıyacak, eğer ana ve baba evli değilse, yani çocuk yasal olmayan bir birleşme sonucunda dünyaya gelmişse ananın soyadını taşıyacaktır. -TMKmd. 321- 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 28/4 üncü maddesi ve aynı Kanunun geçici 6 ncı maddesi ile bu çocukların babalarının hanesine baba adı ve soyadı ile kaydedilmeleri hükmü getirilerek tanıma babalık hükmü ile soybağı düzeltilen çocukların baba soyadını taşıma hükmü getirilmiştir. Ana ve babanın kendi velayetleri altında bulunmayan çocukla örneğin ana ve babadan alınarak başka bir kimsenin koruma ve gözetimine bırakılmış olan çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı yine olağanüstü hallerin mevcut olması durumunda, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde diğer kişilerin, çocukla kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı -TMK md. 323, 325, 326-. Ana ve babanın çocuğa bakım borcunun çocuğun ergin olmasına kadar devam edeceği, ancak çocuk ergin olmuş olsa bile bakım borcunun çocuğun eğitiminin sona ermesine kadar ana ve babadan durum ve koşullara göre beklenebilecek ölçüde olmak üzere devam edeceği esası -TMK md. 328-. Küçüğe fiilen bakan ana veya babanın diğerine karşı doğrudan doğruya kendi adına nafaka davası açabilme hakkı, küçüğe de ayırt etme gücüne sahipse kendi adına nafaka davası açabilme hakkı, sahip değilse onun adına davanın atanacak vasi veya kayyım tarafından açılması, babalık davası ile birlikte nafaka istenmesi halinde, hakime babalık olasılığını kuvvetli bulursa, hükümden önce çocuğun ihtiyaçları için uygun bir nafakaya karar verebilme, yine soybağı tespit edilirse davalıya uygun nafaka miktarını depo ettirme veya geçici olarak ödemeye mahkum etme imkanı -TMK md. 332-. Ana ve babanın nafaka yükümlülüklerini yerine getirmemeleri, ya da kaçma hazırlığı içinde olmaları, mallarını gelişi güzel harcama veya heba etmeleri halinde, hakime gelecekteki nafaka yükümlülüklerine ilişkin olarak diğer önlemler alma veya uygun bir güvence sağlama hakkı ile ilgili yenilik -TMKmd. 334-. Velayet hakkı yönünden; Velayet hakkının ana ve babaya ait olduğu, evlilik devam ettiği sürece ana ve babanın velayet hakkını birlikte kullanacakları anlaşamamaları halinde babanın oyuna üstünlük tanımayarak, eşitlik esasının getirilmesi -TMK md. 335, 336-. Ana ve baba evli değilse, ergin olmayan çocuğun velayet hakkının anaya ait olduğu -TMK md. 337-. Eşlerin ergin olmayan üvey çocuklarına özen ve ilgi gösterme yükümlülüğü, bir eşin kendi çocuğu üzerinde velayeti kullanan eşine uygun bir şekilde yardımcı olması hatta, durum ve koşullar zorunlu kılarsa çocuğun ihtiyaçları için onu temsil etme hak ve görevi -TMK md. 338-. Çocuk malları yönünden; eski kanun ana, babaya çocuk malları üzerinde yararlanma hakkı tanırken yeni Türk Medeni Kanunu daha sınırlı bir anlamı olan kullanma hakkını getirmiştir. Böylece de çocuğu korumak amacıyla ana ve babanın çocuk mallarını sadece kullanabilecekleri ondan yararlanamayacakları esası -TMK md. 354-. Çocuk mallarının gelirinin öncelikle çocuğa sarfedilmesi, ancak artan kısım varsa bunun aile ihtiyacına sarfedilebileceği yine artan kısım varsa bunun da çocuğun mallarına katılacağı -TMK md. 355-. Çocuğa yapılan sermaye biçimindeki ödemelerin, tazminat ödemelerinin ve maddi değeri olan benzeri edimlerin, olağan ihtiyaçlar gerektirdiği ölçüde çocuğun bakımı için kısmen kullanılabileceği, çocuğun bakımı, eğitimi ve yetiştirilmesi için zorunluluk varsa, hakimin ana ve babaya, belirlediği miktarlarda çocuğun diğer mallarına da başvurma yetkisi tanınması -TMK md. 356-. Küçüğün kazancının yanlarında yaşadığı sürece ana ve babaya ait olduğuna ilişkin hüküm kaldırılmış, ancak kendi bakımı için uygun bir katkıda bulunması esası getirilmiş -TMK md. 359- yine yeni bir hüküm olarak ölüme bağlı tasarruf yoluyla çocuğun saklı payının ana ve babanın yönetimi dışında bırakabileceği hükmü getirilmiştir. -TMK md. 358- Çocuk mallarının geri verilmesinde ana ve babanın sorumluluğu önceki kanundan farklı olarak intifa hakkı sahibi gibi değil, vekil gibi sorumlu olacakları esası getirilmiştir. -TMK md. 363- Vesayet yönünden; Vesayet düzenlemelerinde vesayet, vasi, vesayet makamı, aile meclisi ve kayyım terimleri aynen korunmuş, ancak kanuni müşavir yerine yasal danışman, vesayet teşkilatı yerine vesayet düzeni, vesayet uzuvları yerine vesayet organları terimleri kullanılmıştır. Özel vesayetin kurulmasında -vesayet altındaki kimsenin yakın kan veya sıhri hısımlarından iki reşidin- deyimi yerine -vesayet altına alınan kişinin fiil ehliyetine sahip iki yakın hısımının- deyimi konulması tercih edilmiştir. -TMK md, 399- Vesayeti gerektiren haller arasına -ağır hastalık- hali de eklenmiştir. -TMK md. 408- TMK 406 ncı madde de, -ayyaşlık- deyimi yerine -alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı- deyimi kullanılmıştır. Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya önceki kanundan farklı olarak herhangi bir hekimin raporuyla değil ancak resmi sağlık kurulu raporu üzerine karar verilebileceği esası getirilmiştir. -TMK md. 409- Vasiliğe atanan kadın ve erkeklere vasiliği kabul yükümlülüğü getirilmiş bu konuda da eşitlik sağlanmıştır. -TMKmd. 416- Vasilikten kaçınma sebepleri genişletilmiş, Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu Üyeleri ve hakimlik, savcılık mesleği mensuplarına da kaçınabilme hakkı tanınmıştır. -TMKmd. 417- Mahdut ehliyet başlığı düzenlemeye uygun yasal danışmanlık olarak değiştirilmiş, ayrıca madde içerisinde -reyi alınmak üzere müşavir- yerine -yasal danışman- deyimi kullanılmış, husumet deyimiyle değişiklik yapılmış, -dava açma- şeklinde terim değişikliği yapılmıştır. -TMK md. 429- Yeni bir düzenleme ile -Koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması- ayrımı getirilmiş, kişinin koruma amacıyla özgürlüğünün kısıtlanması bir kuruma yerleştirilmesi veya alıkonulması belli sebeplere bağlanmıştır. Bunlar toplum içinde tehlike oluşturan akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, ağır tehlike arzeden bulaşıcı hastalık veya serserilik halleri olarak belirlenmiştir. Ağır tehlike arz eden hastalıkların neler olduğunun belirlenmesi Tıp biliminin işi olmakla beraber buraya AIDS, ilerlemiş verem, kolera ve veba gibi bulaşıcı hastalıkların girebileceği vurgulanmıştır. Yine koruma amacıyla özgürlüğü kısıtlanacak kişilerin mutlaka ergin kişiler olması gerektiği, bunların kısıtlı olmalarının zorunlu olmadığı, kısıtlı olmamasına karşın, kişi toplum için tehlike oluşturuyorsa koruma amacıyla özgürlüğünün kısıtlanabileceği hükmü getirilmiştir. -TMKmd. 432- Koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması kararını vermeye yetkili vesayet makamı, bildirim yükümlülüğü, itiraz, usul ve yargılama usulleri de özel olarak düzenlenmiştir. -TMK md. 433, 434, 435, 436, 437- Vesayet daireleri, vesayet makamı ve denetim makamından oluşmaktadır. Vesayet makamı, Sulh Hukuk Mahkemesi, denetim makamı, Asliye Hukuk Mahkemesidir. -TMK md. 397/2- Yeni düzenlemede, önceki kanundan farklı olarak vasiye önemli olmayan bağışlamalar yapma yetkisi verilmiş, vasilik süresi dört yıldan iki yıla indirilmiş, aile meclisi görev süresi dört yıl olarak korunmuş, vesayet işlerinde kesin yetki küçüğün veya kısıtlının yerleşim yeri vesayet makamına verilmiş, küçüklük ve özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkumiyet dışında diğer kısıtlılık hallerinin sona ermesi; vesayetin kaldırılması görevi vesayet makamına verilmiş. -TMK md. 472- Özgürlüğü bağlayıcı ceza nedeniyle kısıtlılık halinin artık bihakkın salıverilme tarihinde değil, hapis halinin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkacağı esası getirilmiştir. -TMK md. 471- Vasiye vesayet altındaki kişinin kişilik haklarına saldırı halinde onun kişilik haklarına ilişkin davaları açmak yetkisi verilmiş. -TMK md. 403- Kısıtlama kararının ilanı yönünden, kısıtlamaya ve vasi atanmasına ilişkin kararların küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerinde ve nüfusa kayıtlı olduğu yerde ilan olunması esası benimsenmiş -TMK md. 421-. Vesayet ve denetim makamı gibi organlarda görevli olanların haksız fiilleriyle verdikleri zararlardan dolayı Devletin doğrudan doğruya sorumluluğu, yine vasi, kayyım ve yasal danışmanların verdikleri zararlardan da, bunların zararları ödeyememesi halinde ikinci derecede bir sorumluluk olarak düzenlenmiş -TMK md. 468-. Vesayet makamına, görevini kötüye kullanan, güven sarsıcı davranışlarda bulunan ya da borç ödemeden acze düşen, görevini yapmakta yetersiz kalan vasiyi görevden alma imkanı getirilmiş. -TMK 483- Vasiye hafif yolsuzluk halinde hafif para cezası verilmesi hükmü kaldırılmıştır. -TMK md. 485- Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle kısıtlamanın kaldırılmasında iyileşmenin yine resmi sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi esası getirilmiştir. -TMKmd. 474- Bu değişikliklerin, kavram ve kuralların yasal koşullarına uygun yorumu, yerine getirilmesi, bu konulardaki çeşitli yasalar ve yönergelerdeki düzenlemelerin, Uluslararası sözleşmelerin bir araya toplanması yine buna ilişkin yüksek yargı uygulamalarının, çözüm yollarının bilinmesinde ve açıklanmasında yarar umulmuştur. Konu ve kavramlarla ilgili Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları, Hukuk Genel Kurulu kararları ve Daire kararları nitelik ve içerdiği konulara göre özetlenmiş, tarihlerine göre sıralanarak yeni düzenlemelere uygun açıklamalar yapılmıştır. Türk Medeni Kanunundaki değişiklikler ve gerekçeleri açıklamalı olarak sunulmuştur. Kitabın hazırlanmasında yargı uygulamaları yanında bilim adamlarının, hukuk uygulayıcılarının değerli fikirlerinden de yararlanılmıştır. Böylece uygulamada birliğin sağlanması, uygulamacı ve okuyucunun istediği konuda kısa zamanda yeni ve özlü bilgi edinimi amaçlanmıştır. Bu kitapta konular, konuda yapılan değişiklikler daha açık ve geniş bir şekilde ele alınmış, yeni içtihatlarda yine tarih ve konu sırasına göre sunulmuştur. Bu vesile ile fikirlerinden yararlandığım ve rehber edindiğim hocalarım ve Hukuk uygulayıcılarına, bana önderlik eden ve teşvik eden seçkin Hukukçu Yargıtay 2 nci Hukuk Dairesi Onursal Başkanı Sayın Tahir Alp beyefendi; Onursal 2 nci Hukuk Dairesi Başkanı rahmetle andığım, eserlerinden yararlandığım Sayın Esat Şener beyefendi, Kararların oluşumunda emeği geçen değerli arkadaşlarım Yargıtay 2 nci Hukuk Dairesi Başkanı Sayın Necdet Gürbüztürk, Üyeleri Sayın Necati Söz, Vehbi Aksoy, Nail Özkılıç, Halim Kayapınar, Ömer Uğur Gençcan, Mahmut Kamacı beyefendilere yine Tetkik hakimleri değerli meslektaşlarım Sayın Funda Tuner, Semra Uzun, Öznur Kakillioğlu, Sevil Kartal, Ayşe Ulusu hanımefendilere ve Sayın Mustafa Şimşek, Ramazan Karakaya, Arif Nakilcioğlu, Esat Özden, Ali Çetin, Hüseyin Günay, Abdulkadir Gültekin, Süleyman Mortaş, Hüseyin Şahin beyefendilere, yayında emeği geçen Adalet Yayınevi ve değerli personeli ile, bu eserin dizgi ve basımını gerçekleştiren emekçilere teşekkür eder; saygın okur ve meslektaşlarıma başarı, sağlık ve esenlik dileklerimle saygılar sunarım.
Ürün hakkında henüz soru sorulmamış.
Ürün Değerlendirme ve Yorumları
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın, her yorumunuzda İndeks Puan kazanın!